SEYAHATNAME'den Seçmeler/ Rumeli Yolunda




Rumeli Yolunda

Melek Ahmet paşa sadrazamlıktan alınıp Özü eyaletine gönderildi. Birlikte yola çıktık. İlk kez Rumeli yollarındaydık. Küçükçekmece, Büyükçekmece, Silivri, Çorlu, Burgaz ve Aydos'tan geçtik. Buraların önemli özelliklerini yazdık.

Pravada'ya geldik. Şehrin doğu tarafında, kesme duvar gibi yalçın kayalık üzeerinde ilginç bir kale vardı. Duvarları cilalı ve yontulmuş taşlarla yapılmıştı. Dört tarafı cehenneme benzeyen gayya çukuru olduğundan ayrıca hendeği yoktu. Sadece batıya açılan iki kat demir kapının altına bir hendek kazılmıştı. Bu tarafa bakan kuleleri gayet sağlamdı.

Kale içinde bir mescit, erzak depoları ve bazı görevli evleri gördüm.

Kalenin çevresi yedi yüz adımdır. Kapıdan kıble duvarına uzunluk iki yüz, en ise elli adım gelir. gayet amansız bir kaledir. içinde büyük bir su kuyusu vardır. Derinliği yüz kulaçtır. İçine bir taş atsan yankısı insana korku verir.

Kalenin bulunduğu tepe çok mu çok yüksektir. Üzerinden mavi bulut eksik olmaz. Bu yüksek dağın çıkıntı kayalarında gemi bağlamak için kalın demir halkalar vardır. Yüzlerce yıl kullanıldığı aşınmasından belliydi. Kayalarda gemilerin başı dokuna dokuna meydana gelmiş küpeşte yerleri görünüyordu.

Rastladığımız çok bilgili, yaşlı bir kafir dedi ki:

- Tarihlerimizden öğrendiğime göre Büyük İskender, Karadeniz Boğazı'nı kesmezden önce buraları hep Karadeniz imiş. Bu Pravadı Kalesi gelişmiş bir limanmış. Bu demir halkalara gemiler bağlanmış...

Doğrudur. Söylenen yerlerde yaptığım gezilerde kumluklar içinde birçok deniz hayvanı kalıntısı ile karşılaştım.

Pravadı şehrinin suyu ve havası insana dokunmaz. Sulu üzümü makbuldür. Halkı ticaret ile geçinir.

Kalenin arkasında yüksek dağlar arasında bir pınar vardır. O pınarın suyuna gürgen ağacı koysalar, bir iki gün içinde Allah'ın emri ile yeşil taş olur.Bir çok zanaatkar gürgen ağacından yaptığı kase, fincan, hançer kabzası gibi şeyleri bu pınara koyar. Üç günden sonra hepsi yeşil zümrüt olur. Ben önce inanmadım, itiraz ettim. Bazı sözüne inanılır insanlar bizzat denediklerini söylediler. Yine inanmayıp bir süre münakaşa ettim. Hüseyin Efendi hiddetlendi. Masasından bir parça taş getirdi. Bıçağı ile keserek budak yerlerini gösterdi. Elime alıp inceledim.Gerçekten gürgen taş olmuştu. Eh Allah'ın her şeye gücü yeter.

Evliya Çelebi
Seyahatname'den seçmeler Bkz.37